SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MUSAKAT (ŞİRB)

<< 1072 >>

باب: القطائع.

14. İKTA' ARAZİLERİ

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حماد، عن يحيى بن سعيد قال: سمعت أنسا رضي الله عنه قال: أراد النبي صلى الله عليه وسلم أن يقطع من البحرين، فقالت الأنصار: حتى تقطع لإخواننا من المهاجرين مثل الذي تقطع لنا، قال: (سترون بعدي أثرة، فاصبروا حتى تلقوني).

 

[-2376-] Yahya İbn Said, "Enes'i şöyle söylerken işittim" demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bahreyn'in bir kısmını ensarlılara tahsis (ikta') etmek istedi. Bunun üzerine ensarlı müslümanlar, "Bize verdiğin gibi muhacir kardeşlerimize de vermen şartıyla (kabul ederiz)" dediler.

 

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Ben aranızdan ayrıldıktan sonra, insanların ene’ye (bencillik’e) düştüğünü göreceksiniz. Bu durumda bana kavuşana kadar sabredin" buyurmuştur.

 

Tekrar: 2377, 3163, 3793

 

 

AÇIKLAMA:     Ikta', devlet başkanının, daha önce ihya edilmemiş bulunan ölü araziden bir bölümünü, bir kimseye tahsis etmesi işlemidir. Söz konusu kimse artık diğer insanlara göre araziyi ihya etme konusunda öncelik hakkına sahip olmuştur. Şafillere göre, ikta'ın, sadece ölü arazilerde geçerli olması ittifak edilmiş bir hükümdür.

 

Kadı Iyaz, ikta'ı, "devlet başkanının, Allah'ın malından bir kısmını ehi! gördüğü kimseye vermesi" şeklinde anlamıştır. En çok şu tarzda kullanılmaktadır. Devlet başkanı, uygun gördüğü kimseye, ihya etmesi için belirlediği arazinin ya mülkiyetini verir, ya da gelirlerini verir.

 

Hadisten ilk anlaşılan anlama göre Resulullah s.a.v.m ensarlılara söz konusu araziyi ikta' olarak vermek istemiştir. Fakat gerçekte burada kastedi- • lenin ne olduğu konusunda ihtilaf edilmiştir:

 

Hattabı şöyle demiştir: Ölü arazileri ihya edip malik olmaları için vermiş olması muhtemeldir. Yine ekilip dikilen arazileri vermek istemiş de olabilir. Fakat bunu, kendi hakkı olan beşte birlik kısımdan (humus) verecektir. Çünkü Hz. Nebi s.a.v. araziyi paylaştırmamıştı.

 

Bu görüş, sözü edilen arazinin sulh yoluyla fethedilmesi ileri sürülerek eleşirilmiştir. Bu konudaki açıklama "cizye" bölümünde yapılacaktır. (Bkz.3163. hadis)

 

Resulullah'ın, Bahreyn fethedilmeden önce de sonra da bazı arazilerle ilgili olarak buna benzer uygulamaları olmuştur. Örneğin, İbrahim'in evini Temim edDarı'ye tahsis etmesi böyledir. Hz. Ömer zamanında fethedilince aynı uygulama Temim için yapıldı ve bu uygulama nesilden nesile devam etti. Onlarda Resulullah zamanında verilmiş belge bulunmaktaydı. Onlarla ilgili hikaye meşhurdur. Bu hikayeyi, İbn Sa'd ve Ebu Ubeyd "Kitabü'l-Emval" adlı eserlerinde zikretmektedir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Kureyşli meliklerin ileride ensarlılara karşı mal-mülk hırsına düşeceklerini haber vermektedir ki, bu da Nebilik nişanelerinden biridir. Bu konuya, menakıb-ı ensardan söz edilirken genişçe yer verilecektir. (Bkz.3794. hadis)

 

 

باب: كتابة القطائع.

15. İKTA' BELGELERİNİN YAZILMASI

 

وقال الليث، عن يحيى بن سعيد، عن أنس رضي الله عنه:

 دعا النبي صلى الله عليه وسلم الأنصار ليقطع لهم بالبحرين، فقالوا: يا رسول الله، إن فعلت، فاكتب لإخواننا من قريش بمثلها، فلم يكن ذلك عند النبي صلى الله عليه وسلم، فقال: (إنكم سترون بعدي أثرة، فاصبروا حتى تلقوني).

 

[-2377-] Enes r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Bahreyn'i ikta' olarak vermek üzere ensarlıları çağırmıştl. Ensarlılar, "Ey Allah'ın Resulü! Eğer böyle yapacak isen, Kureyşli kardeşlerimiz için de bir benzerini yaz (onlara da ver)" dediler. Fakat Hz. Nebi'de bu kadar arazi yoktu. Bunun üzerine "Ben aranızdan ayrıldıktan sonra, insanların Ene’ye (bencillik’e) düştüğünü göreceksiniz. Bu durumda bana kavuşana kadar sabredin" buyurmuştur.

 

 

AÇIKLAMA:     Belge, ileride bir anlaşmazlık çıkmasın diye arazi verilen kimseye verilmektedir.

 

Hadis, dünya malı hakkında hırslı olmadıkları için ensarlıların muhacirlerden daha faziletli olduğunu göstermektedir. Allah (c.c) onları şu şekilde nitelemektedir: "Kendi ihtiyaçları bulunsa bile onları kendilerine tercih ederler. "[el-Haşr, 9]

 

Ensarlılar, üç mertebede daha faziletli olmuşlardır: Birincisi, muhacirleri kendilerine tercih etmişlerdir. İkincisi, kendilerini başkaları ile eşit tutmuşlar, kendilerini daha üstün görmemişlerdir. Üçüncüsü, (bu sayede) onlara karşı bir ayrıcalık elde etmişlerdir. Bahreyn'le ilgili açıklamalar "cizye" bölümünde yapılacaktır.(Bkz.3163. hadis)

 

 

باب: حلب الإبل على الماء.

16. DEVELERİN SU BAŞLARINDA SAĞILMASI

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا محمد بن فليح قال: حدثني أبي، عن هلال بن علي، عن عبد الرحمن بن أبي عمرة، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (من حق الإبل أن تحلب على الماء).

 

[-2378-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Deve üzerindeki haklardan biri de su başlarında sağılmasıdır."

 

 

AÇIKLAMA:     Su başında sağılmasındaki amaç, orada bulunan miskinlere sütten bir miktar vermektir. Bu uygulama aynı zamanda deve için de yararlıdır. Devenin su başlarında sağılması, tıpkı "meyvelerin geceleyin toplanmasının yasaklanması" gibidir. Çünkü meyve gündüz toplanınca bir miktarını vermek için miskinleri bulmak mümkün olur.